Ebû Abdullah el-Cedelî (r.a.) anlatıyor:
“Hz. Âişe’ye Allah Resûlü’nün ahlâkını sordum o da şöyle cevap verdi: ‘O, söz ve fiillerinde kaba biri değildi. Çarşı ve pazarlarda bağırıp çağırmaz, kötülüğe kötülükle karşılık vermez, buna karşılık affeder ve hoşgörülü davranırdı.’” (Tirmizî, Birr, 69)
Buradan da göreceğimiz üzere sevgili peygamberimiz (s.a.v.) bizlere nezaketli olmanın en güzel örneğidir. Aileden başlayıp bütün topluma huzur, barış, adalet ve beraber yaşama kültürünü kazandırmak güzel ahlaklı bireylerin yetiştirilmesi ile sağlanabilir.
Akademik anlamda başarılı ya da farklı alanlarda öne çıkan çocuklar yetiştirmek elbette önemlidir fakat her şeyden önce nezaketli, hoşgörülü ve ahlaklı çocuklar yetiştirmek en büyük hedefimiz olmalıdır.
Kültürümüzden ortaya çıkmış ve atasözü haline gelmiş; “Zerafet bilgiden önce gelir.”, “ Usul esastan önemlidir.”, “Edep öğrenilmeden ilim öğrenilmez.” gibi bazı sözler, eğitimin ana işlevinin kişiyi herhangi bir alanda bilgi sahibi yapmadan önce onu nezaket sahibi kılmayı öne çıkardığını gösterir.
Gelişimin birçok farklı alanı vardır. Anne babalar çocukların genellikle zihinsel, fiziksel veya psikolojik gelişimlerini yakından takip ederken sosyal gelişimlerini ne yazık ki geri planda tutmaktadır. Oysa ki toplum ve görgü kurallarını bilmek, bunlara göre hareket etmek sosyal iletişimin başında gelir. Çocuğumuzun diğer bireylerle sağlıklı bir iletişim kurmasını istiyorsak bu kurallara riayet etmesini sağlamalıyız. Bunun için de öncelikle çocuğumuzun nezaket ve görgü kurallarının neler olduğunu bilmesi gerekir.
Peki ebeveynler sevgi ve nezaket kurallarını çocuklara öğretmek için neler yapmalıdır?
- Her şeyden önce çocuk eğitiminde unutulmaması gereken en önemli kural sözlerimizden çok davranışlarımızın belirleyici olmasıdır. Yani eğer çocuklarımızın güzel ahlaklı, nazik birer yetişkin olmasını istiyorsak öncelikle kendimiz bunu bizzat yaşayarak göstermeliyiz.
- Çocuk eğitiminde üzerinde durduğumuz bir başka önemli kural ise tutarlılıktır. Öğretmek istediğimiz değer ne olursa olsun tutarlı bir şekilde her zaman benzer davranışlarda bulunmalıyız. Bunun yanında aile bireylerinin her biri çocuğa aynı şekilde örnek olmalıdır ve davranışları arasında tutarsızlıklar bulunmamalıdır.
- Çocuğun gelişim özelliklerini, bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurarak diğer çocuklarla kıyaslamamalı ve onu incitmemelidir.
- Çocuk bir yanlış yaptığında özellikle bunu ilk defa yapıyorsa hemen azarlanmamalı ve cezalandırılmamalıdır. Yaptığının neden yanlış olduğu, o davranış yerine nasıl daha doğrusunu yapabileceği güzel bir dille anlatılmalı ve özür dilemenin öneminden bahsedilmelidir. Ayrıca özür dilemek yalnızca çocuklara mahsus bir davranış değildir, anne baba da çocuğa hatalı davrandığında mutlaka hatasını kabul etmeli ve ondan özür dilemelidir. Böylece çocuk her insanın hata yaptığında özür dilemesi gerektiğini öğrenir ve bunu içselleştirir.
- Ebeveynler çocuklarını yasaklarla sınırlandırmak yerine onlara alternatifler sunmalı ve farklı alanlar açmalıdır. Çocuklar beklenildiği üzere tabii ki hareket eder, oynar, güler, bağırır veya bir şeyleri kırıp döker. Özellikle küçük yaşlarda yanlış hareketlerinin farkında değildir. Bu sebeple çocuğumuza merhamet ve sevgiyle yaklaşmalı, ona rahatça hareket edebileceği alanlar açmalı ve yardımcı olmalıyız.
- Teknoloji gün geçtikçe ilerliyor ve çocuklarımızın hayatını derinden etkiliyor. Telefon, tablet ve televizyon kullanımları yararlı olabileceği gibi ne yazık ki zararlı da olabiliyor. Bu bağlamda çocuklarımızın izlediklerini, oynadıklarını ve internet dünyasında karşılarına çıkanları bilmek ve bu alana hakim olmak çocuklarımızı korumak için çok önemlidir.
- Anne babalar çocuğun olumlu özelliklerini ve davranışlarını pekiştirmelidir. Mutlaka her çocuğun doğru yaptığı şeyler veya olumlu kişilik özellikleri bulunur fakat genellikle istemeden de olsa olumsuz olanları görmeye ve bunları konuşmaya daha yatkın oluruz. Oysa konuştuğumuz şey çoğalır. Yani çocuğumuzun olumlu taraflarını gördükçe, yaptığı doğru davranışları takdir ettikçe ve bunları konuştukça bu davranışların artmasına vesile oluruz. Tam aksine sürekli azarlayıp yanlışlarını söyleyerek onu olumsuz şekilde etiketlersek ne yazık ki tam olarak o davranışların artmasına sebebiyet veririz.
- Ebeveynin, ödül ve cezada aşırıya kaçması, kontrolsüz sevgi ve başıboşluk çocuğun ahlaki gelişimini olumsuz etkileyecektir. Dengede olmak her zaman olduğu gibi çocuk eğitiminde de çok önemlidir. Çocuklarımıza ne sürekli kızıp bağırmalı, yasaklar koymalı ve cezalar vermeli ne de aşırı şekilde kuralsız ve sınırsız yetiştirmeliyiz.
- İlk çocukluk yıllarında ahlak gelişiminde oyunun önemli bir yeri vardır. Oyun ile hem beden hem ruh kendini ifade etme olanağı bulur. Oyun yolu ile çocuklar kuvvetlerini denetler ve kendilerini çeşitli işlere hazırlarlar. Çocuklar yarışırlar, ortak kurallara uyarak yenerler, yenilirler. Böylece oyun, eşit haklarla yarışan çocukların sosyal ve ahlaki duygularını da geliştirmiş olur. Yenilse de sonuca katlanan çocuk, yenmek için nasıl hareket etmesi gerektiğini, ne zaman yardım isteyeceğini, başkalarına ne zaman ve nasıl yardım etmesi gerektiğini öğrenir.
- Çocuğun ahlak eğitimi sadece anneye bırakılmamalıdır. Anne ve baba ortaklaşa bir şekilde çocuklarına nezaketi, iyiliği, sevgiyi ve saygıyı önce göstermeli sonra da öğretmelidir.
- İlk çocukluk döneminde çocukların zihinsel gelişimine bağlı olarak, kuralları anlayacak düzeyde olmadığından soyut sözcüklerle anlatmak yerine kuralları yaparak, yaşayarak benimsetmeleri gerekir. Kurallar çocuğun gelişim düzeyine uygun somut ve anlaşılır bir şekilde verilmeli ve nedenleri açıklanmalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Hiçbir anne-baba çocuğuna güzel ahlaktan daha hayırlı bir miras bırakamaz.” buyurmuştur. Nezaket kurallarının ve güzel ahlakın önemini gösteren bu hadisi şeriften hareketle çocuklarımıza nezaketi, iyiliği ve sevgiyi en küçük yaşlardan itibaren aşılamalı, bunları öğretirken çocuğumuza sabırla ve güzellikle yaklaşmalı, çocuğumuz bu güzel davranışları hemen göstermese bile pes etmemeli ve çabamızı sürdürmeliyiz.
Anne babaların yaşadığı onlarca zorluk ve güçlük bulunuyor. Çocuk yetiştirmek, bir çocuğun gelişiminden sorumlu olmak dünyadaki her işten daha kıymetli ve yorucu. Zaman zaman yorulup, tükenmiş hissedebilir ve yetersizlik duygusuna kapılabilirsiniz. Yine de durmadan ve sabırla devam edip çocuklarınızın nazik, güzel ahlaklı, toplum ve görgü kurallarına uyan ve her şeyden önce iyi bir insan olarak yetişmesinde en önemli kişilerin sizler olduğunu unutmamalı ve bu süreçte kendinizi de takdir etmeyi aksatmamalısınız.
Emeklerinize ve çabanıza hürmetle…
Bursa Özel Osmangazi Okulları