Günümüz insanının en önemli önceliklerinden biri başarıdır. Başarıya giden yolda aile ve okul hayatı çocuğun bu konuya yaklaşımını, iç dinamiklerini belirleyici bir rol oynayabiliyor. Sonuçta da çocuk, başarı ile mutluluk ve huzur arasında hem kendi içinde hem sosyal çevresinde bir denge yakalamaya çalışıyor, kimi zaman bunu başarıyor, kimi zamansa konunun üstesinden gelemiyor.
Bu durumda bazı önemli sorulara cevap aramalıyız ki başarı konusuna karşı sağlıklı bir tutum geliştirebilelim. Başarı nedir, başarının kriterlerini bağlamı etkiler mi, gözlemci ya da inanç sitemine göre kriterler değişir mi, mevcut kuralları değiştirip kişiden aynı başarıyı beklemek adil bir yaklaşım mıdır, toplumsal kabul görmüş başarı insanı mutlu kılmaya yeter mi gibi bazı soruların cevabı konuyu doğru düşünmemize yardımcı olacaktır. Son olarak da soralım ve cevabını bulalım, gerçek başarı nedir?
Başarı nedir?
Başarıyı, genel olarak bir işi belirli bir süre içinde istenilen biçimde bitirmek, hedefe ulaşmak olarak tanımlayabiliriz. Diğer bir ifade ile bir dizi beklentiyi karşılama durumudur da diyebiliriz. Kimilerine göre başarı; para, şöhret, zenginlik, eğitim, güçlü ilişkiler kurabilmektir. Siz de bir düşünün; başarı istediği okuldan mezun olmak mıdır, iyi maaşı olan bir işte çalışmak mıdır, kendi işini kurmak mıdır, sosyal medyada çok sayıda takip edeni olmak mıdır, değerlerine bağlı yaşayarak kendini bilmek midir, nedir?
İyi bir maaş ve statü sahibi olmayı başarı olarak gören, çocuğunu kendi belirlediği eğitim ve meslek standartlarına göre yönlendiren, kendi beklentisini çocuğun beklentisi üzerinde tutan ebeveynler ileride nasıl bir sonuçla karşılaşacaklarının farkında olmayabilir. Ulaşılan hedefler ve başarılar çocuğun kendi beklentisine uygun değilse yolun sonunda vardığı nokta da kendi istediği yer olmayabilir.
Çok güzel resim ve çizim yapan bir gencin bu yeteneğini köreltip matematikte, fende başarılı olmasını beklemek, onu buna zorlamak ileride sevmediği bir meslekte verimsiz çalışan mutsuz insanlar ortaya çıkaracaktır. Bu bakımdan aileler, çocuklarının “ilgisini, becerisini, yeteneğini” dikkate alarak, beklentilerine saygı duyarak çocuklarına öneride bulunarak elbette daha doğru bir destek vermiş olurlar. Çocukların özgüvenini geliştirmek, sorun çözme gücünü arttırarak yetiştirmek, onlara sorumluluk vermek asıl odak noktası olmalıdır.
Şöhreti başarı olarak görmek ise ne kadar bilgiye ya da donanıma sahip, saygı duyulan, güvenilir insan olunduğundan çok görselliğe ne yediğine ne içtiğine ne giydiğine kadar merak edilen bir insan olmayı hedeflemektir ki bu durum da zamanla narsistik bozukluklara yol açabilir. Şöhret için ödenen bedeller, şöhret sonrası da aniden yok oluş çokça karşılaşılan riskli ve yıpratıcı durumlardır.
Fuzûlî, Nâbî gibi şairlerimizin isimleri ve eserleri de bize göstermektedir ki şöhretten ziyade tevâzuya ancak bir o kadar da farklı alanlarda kendimizi yetiştirmeye ihtiyacımız var.

Başarının kriterlerini bağlamı etkiler mi?
Kişinin hangi performansı nerede ne zaman gösterdiğinin başarının değerlendirmesinde etkisi kaçınılmazdır. Profesyonel ekip tarafından yıllarca takip edilen, tesis ve tüm ihtiyaçları karşılanan ve müsabakaya hazırlanan bir atletin performansını; uygun spor ayakkabısı bile olmayan, bir koçun desteğini alamayan sporcu ile karşılaştırmak çok adaletli bir başarı kriteri olmayacaktır.
Aynı şekilde bir köyde çobanlık da yapan öğrencinin başarısını, en iyi okullarda okumuş, özel dersler almış, farklı kaynaklardan ders çalışabilmiş bir öğrencinin başarısı ile aynı kriterlerde değerlendirmek de adil değildir.
O halde şöyle düşünebilir miyiz: Mevcut şartlar içinde en iyisini yaptığınızı düşünüyorsanız bu başarıdır.
Gözlemciye göre kriterler değişir mi?
Kimilerine göre başarının para, şöhret, zenginlik, eğitim vs. olabildiğini yukarıda söylemiştik. Bu bakış açısındaki farklılıklar elbette gözlemcinin kriterine göre de değişkenlik gösterecektir.
Bir müşteri için hatta satış temsilcisi için galeriden aylık otuz aracın satılması bir başarı olabilir; ancak galerinin patronu için elli araç satışının altına düşmek de başarısızlık olarak değerlendirilebilir. Yine bir öğrencinin günde yüz soru çözme performansı başarı olarak değerlendirilebilirken başka bir öğrencinin beş yüz soru çözememesi başarısızlık olarak görülebilir. Kimi anne babalar da derslerini çocuk bir şekilde halleder, önce iyi insan olsun demektedir ki burada da başarı çocuğun vicdanını, yüreğini güzel bir istikâmette şekillendirebilmesidir.
Gözlemci bakış açılarında da bu kadar fark varsa kişi kendine uygun olan başarı kriterlerini belirlemeyi önce yine kendisi için ama akılcı bir yaklaşımla yapmalı. Çünkü kimi zaman gözlemci şartlara, yürünen yola, kişisel farklılıklara hâkim olmadığından uygun bir değerlendirme yapamayabilir. O halde dış kontrol kaynaklarından gelen olumsuz etiketleri üzerimize yapıştırmamak benliğimizi korumamızı sağlayacaktır.
Mevcut kuralları değiştirip kişiden aynı başarıyı beklemek adil mi?
Bir spor müsabakasında hakemler oyun esnasında yeni kurallar koyup uygulayamaz, hatta aynı uygulamayı sezon bitmeden de yapamaz. Eğer kurallarda beklenmedik zamanlarda değişiklik yapılırsa bilerek ya da istemeden de olsa adalet ve güven duygusu sarsılmış olur. Eski şartlara göre kendini bedenen ve zihnen hazırlayan kişi, yeni şartlarla hazırlıksız olarak mücadele etmek zorunda kalacak ve muhtemelen de başarısız kabul edilecektir.
Aynı şekilde bir öğretmen de dersle ilgili değerlendirme kriterlerini hele sınav esnasında değiştirmemelidir. Bu hususa dikkat edilmezse öğrencinin ya da sporcunun kendini hazırladığı standartlarla karşılaştığı standartlar örtüşmeyecek ve ortaya muhtemel bir başarısızlık çıkacaktır.

Toplumsal kabul görmüş başarı insanı mutlu kılmaya yeter mi?
Sınavlarda istenen dereceye ya da okula/üniversiteye ulaşacak puanları almak, iş hayatında büyük yatırımlar yapacak noktalara gelmek, toplumda kabul gören bazı başarılardır diyebiliriz ki kâğıt üzerinde de böyledir. Ancak sınavda derece alan öğrencinin meslek seçimini yetenek ve ilgileri doğrultusunda yapmadığını, rastlantılar, işsizlik, aile baskısı, çevre koşulları ve ekonomik olanaksızlıklar gibi dış etkilerle yaptığını düşünürsek bu başarı o öğrenciyi mutlu kılar mı dersiniz?
İş hayatında yıllardır başarılı çalışmalar yapan bir babanın, doktor kontrolünde sadece birkaç gıda maddesini tüketebilmesi, yürütemediği oğluna kendi fabrikasından bir çift ayakkabı giydirememesi onu mutlu edebilir mi? Ne yazık ki hiçbir toplumsal kabul bu insanları mutlu etmeye yetmeyecektir.
O halde bize lazım olan şey herkesin kabul ettiği başarıya ulaşmak değil, öncelikle bizi mutlu edecek gerçek başarıya ulaşmak için gayret etmektir.

Gerçek başarı nedir?
Gerçek başarı; sevdiğimiz, yetenekli olduğumuz bir konuda sürekli kendimizi geliştirirken becerilerimizi çevremizdeki insanların hayatlarına da belki biraz maddî ama mutlaka da manevî olarak dokunarak kullanmaktır. Gerçek başarı, sadece gelinen ve geride bırakılan bir nokta değil yaşıyor olmaktan dolayı mutluluk duyacağımız bir süreçtir.
Bu süreçte insanlara zaman ayırmak, gelişimlerine ve eğitimlerine destek olmak ve dahi gülümsemek bile hem karşımızdaki insanları hem de bizi mutlu edecektir. Başkalarının bizi nasıl gördüğü değil, bizim kendimizle ilgili hislerimiz bizi gerçek başarı ve mutluluğa götürecektir.
Bursa Özel Osmangazi Okulları
İnegöl Kampüsü